MESLEK ve KANSER

GIRIS ARREST-03 MI-2003 ARITMI-03 SOLUNUM-03 Photo Page AMBLNSKAZA MUKERRER ASILSIZ VAKAREDDI ILETISIM ASKER TRAFIKAZA-03 YENIDOGAN DOGUM-03 BAGLANTILAR OLAY YERI AFET AFET2 OLUM-03 SIGARA KANSER ENFEKSIYON KANSER KANSER SIKLIGI GSMH KANSER KANSER ONYIL SITMA KANSER HAVA KANSER KALP KANSER MESLEK KANSER ENDOKRIN KANSER RADYOLOJI KANSER HLA DUZENI KADIN ACIL-03 BEBEK TRIAJ ZEHIRLENME-03 PSIKIYATRI-03 MEVSIM-02 MEVSIM-03 MEVSIM-04 HLA GENLERI KANSER-02 KANSER-03 TRAVMA-02 HODGKIN S DISEASE BREAST BRCA PARAMEDIK-04 ISDOYUMU OZURLU1-04 OZURLU2-04 OZURLU3-04 ISDOYUMU-01 KARSINOGENEZIS SERVIKS CA KANSER KAYITLARI ERGONOMI ISKAZA(37-99) GRAMSCI TURKCAN ERCAN ERBAS YAYINETIGI AP NEDENLERI CINSELHASTALIK CINSELDAVRANIS SAGLIKFELSEFESI HEKIMLIKFELSEFESI DUNYADAISSAGLIGI OSMANLIISSAGLIGI ULUSLARARASI INSANIN DEGERI ANALJEZIK-02 MESLEKODASI INSANHAKLARI VERIMLILIK DONERSERMAYE PARTIveSAGLIK KURESELLESME About Blog

SAGLIK CALISANLARI ile KANSER ILISKISI

SAGLIK ÇALISANLARI VE KANSER”

Ahmet Haki TÜRKDEMIR

            Radyasyonun kesfinden bu yana, radyasyonla ugrasanlarin, erken ölümleri nedeniyle yapilan arastirmalar sonucu zararli etkileri saptanmistir[i]. Ancak saglik alaninda kullanilan diger pek çok madde daha kanser olusturabilme kapasitesinde oldugu gözden kaçirilmaktadir. Bu sunum ile saglik çalisanlari için risk olusturan çalisma alanlari ve yapilan uluslararasi çalismalardan yapilan derlemeler sunulacaktir.

            300 yil önce, X isinlarinin kesfinden sonra Becquerel radyoaktivite kavramini ortaya koymustur. Bundan sonra bir çok radyasyon kazasi tanimlanmaya baslanmistir. Bir çok bilim adami, klinisyen ve hastada radyasyona bagli yaralanmalardan etkilenmistir. Radyasyonun kisa süreli etkilenmeleri yaralanmalara yol açarken, uzun süreli etkileri lösemiler, aplastik anemiler ve gelisen diger kanser türleri gelismektedir. Bu nedenle yasam süreleri kisalmaktadir. Bu etkenin saptanmasi ile alinan önlemler çerçevesinde ölüm oranlarinda hizli bir düsüs saglanmistir1.   

            1935-1958 yillarini kapsayan, saglik çalisanlari üzerinde yapilan retrospektif çalismada radyologlar ve x-isini kullanan klinisyenlerin, yasa orantili ölüm oranlarinin kardiyo-vasküler ve renal hastaliklar, kanser (özellikle lösemiler) bagli olarak arttigi bildirilmistir[ii].

            1953 yilinda Amerika’da klinisyenler arasinda yapilan bir çalismaya, 63 akciger kanserli ve 133 diger bölgelerinde kanser olan klinisyen alinmistir. Ortalama ölüm oranlari sigara içmeyen klinisyenlerde 100.000!De 10 iken günde 35 ve üzeri sigara içenlerde 133 olarak saptanmistir. Bu çalismada tütün kullanmanin asil etken oldugu gösterilmistir[iii].

            1947’de yapilan bir diger çalismada 1938-1942 yillari arasinda amerikali klinisyenlerin yasam süreleri ve mortaliteleri incelenmeye alinmistir. Genç klinisyenlerin (25 yas ve üzerinde % 2) genel nüfusa göre ölüm oranlari daha düsük bulunmustur. Ölüm oranlarinin siralanmasi % 40,7 ile kalp ve koroner arter hastaliklari, % 10,7 vasküler kaynakli kafa içi olaylar ve % 10 kanser Seklinde olmustur. Bulasici hastaliklar ve cerrahi nedenlerle ölüm oranlari daha düsük iken Lösemilerde ölümlerinin genel nüfusa göre 1,75 kat daha fazla bulunmus, bunun daha iyi tani kosullarina sahip olmalari yani sira, x-isinlarina olan maruziyetlerinden kaynaklandigi ileri sürülmüstür[iv].

            1970’de tamamlanan bir çalismada, 6 ülkede yasayan 20-64 yaslarindaki egitimli erkek nüfusun ölüm nedenleri standardize edilerek karsilastirilmistir. Buna göre ögretmenler e büro çalisanlarinda ölüm oranlari düsük iken klinisyenler ve avukatlarda yüksek oldugu görülmüstür. Bu farklilik özellikle koroner hastaliklar, intihar ve kafa içi kanamalarda belirgindir. Ülkeler arasinda ve uzman-pratisyen hekimlerin ölüm oranlarinda bazi degisiklikler olmakla birlikte, çok büyük farkliliklar gözlemlenmemistir. Koroner kalp hastaligi ve kazalar yönünden en düsük ölüm orani danimarkali hekimlerde iken, en yüksek oran Amerika birlesik Devletleri ile Ingiltere’de oldugu görülmüstür[v].

            Japonya’da 1970’de yapilan atom bombasi sonrasi gelisen akciger kanserleri gelisimine yönelik olarak yapilan retrospektif çalismada, 204 vakanin otopsi bulgulari degerlendirilmistir. Buna göre hekimler, hemsireler ve röntgen teknisyenleri en riskli gruplar içinde sayilmislardir[vi].

            Radyologlarin ölüm nedenleri içinde lösemilerin daha fazla ölüme neden oldugu yolunda da bir çalisma yürütülmüstür[vii].

            1977’de Ispanya’da yapilan bir çalismada klinisyenler ve tip ile ugrasanlarin mesleki kazalari içinde commuting, koter kesileri, septik yaralar, igne batmalari, ameliyathanelerdeki ve otoklav salonlarindaki patlamalar, akut zehirlenmeler ve fiziksel Siddet uygulamalari nedeniyle pratisyenler, laboratuarlar, kanser servisleri, dis hekimligi, hepatit B, Hodgkin’s hastaligi yönünden; pratisyen hekimler “tip A” kisilik yapisinda olma yönünden riskli gruplar içinde sayilmislardir[viii].

            1930-1946 yillarinda ölen 274 erkek anesteziyoloji uzmaninin ölümü üzerine yapilan çalismada genel nüfusa göre ölüm oranlari farkli bulunmazken, temel ölüm nedenleri olarak kardiyovasküler hastaliklar ve kanserler olarak bulunmustur[ix].

1954-1976 yillarinda, anesteziyoloji uzmanlari arasinda yapilan özel ölüm oranlari arastirmasinda erkeklerde ölümlerin % 57’sinin kardiyovasküler hastaliklar, % 19’unun kanser türlerine bagli oldugu, 55 yas altindaki anesteziyoloji uzmanlarinda intihar oranlarina bagli ölümlerin göreceli olarak yüksek oldugu görülmüstür. Kadin anestezi uzmanlarinda ise ana ölüm nedeni olarak kanserler görünmektedir[x].

            1953-1972 yillarinda 6359 Finli doktorun ölüm nedenleri, amerikali meslekdaslarinin ölüm oranlari ile karsilastirildiginda daha yüksek bulunmustur. Cerrahi uzmanlari akciger kanserlerine bagli en düsük ölüm oranlarina sahipken, genel pratisyenlerin ölüm oranlari en yüksek bulunmustur. Bunun genelde sigara içme aliskanliklarindaki farkliliktan kaynaklandigi düsünülmüstür[xi].

            Deneysel çalismalar anesteziyolojik gazlarin hücresel düzeyde kan yapici hücrelerde etkili oldugunu göstermistir. Deney hayvanlarinda yapilan organ agirligi, üreme ve kansinojenite çalismalarinda yüksek dozlarda ve uzun sürelerde belirgin hasarlanmaya yol açtigini göstermistir. Anesteziyoloji uzmanlari, dis Hekimleri ve Klinisyenlerin bu riskleri tasidiklari düsünülmüstür[xii].

            Saglik alaninda çalisan klinisyenler, hemsireler, yardimci personeller ve ilaç isinde çalisanlarin kanserlesme yönünde risk altinda olduklari bulgulanmistir. Bazi klinisyenlerin 1,8 kat fazla Hodgkin’s hastaligi riski altinda olduklari, Ingiliz doktorlarin 3 kat daha fazla intihar riski tasidigi ve Anestezi uzmanlarinda lenfositlerde sister kromatid degisimleri ve mutajenik aktivitede artma saptanmistir. Etilen oksitin saglik çalisanlarinda lösemi insidansini artirdigi saptanmistir[xiii].

            Lösemiler akut olarak tüm vücudun radyasyonla karsilasmasi durumlarinda ya da kronik maruziyetlerde atrmaktadir. Özellikle Radyoloji uzmanlari arasinda yüksek olarak bulunmustur. Atom bombasi sonrasi hirosima ve Nagasaki’de % 1,25 oraninda Myeloid Lösemi oldugu görülmüstür[xiv].

            Ameliyathanelerdeki eser miktardaki Anestezik gazlarin (Trikloretilen, Halotan, Nitroz-Oksitler, Kloroform, Fluroksen) metabolik yollar üzerine olan etkileri ile kanserojenik olduklari gösterilmistir. Özellikle ameliyathanelerde çalisan kadinlarda (klinisyen ve anestezi uzmanlarinda) 1,3/2 kat kanser insidanslarinda artma gösterilmistir[xv]

            Amerika’da yürütülen çalismalardan birinde Beyaz yakalilar (memurlar) ile Mavi yakalilar (isçiler) karsilastirilmislardir. Betaz yakalilarda ince barsak kanserlerinin diger gruba göre daha fazla bulundugu gösterilmistir. Ayni çalismada özellikle klinisyenlerde prostad kanserlerinin de yüksek çiktigi anlasilmistir[xvi].

2

Amerika’daki çalismada Kimyasal islerde çalisanlarda lenfoma sikligi fazla bulunurken, hastane isçilerinde ve anestezistlerde daha düsük ölüm oranlari ile karsilasilmistir. Buna karsilik Pankreas Kanserlerinde artis oldugu görülmüstür. Bunun nedeninin halotan, nitröz-oksitleri ve formaldehit oldugu söylenmistir[i].

            Ä°sveç’teki kanser kayitlarinin incelenmesinde 1961-1979 yillari arasinda gelisen Ä°ntrakranial Gliom’lar 19 yil izlenmisler erkek isçilerde insidansi 3394 olarak bulunmustur. Riski artan gruplar içinde ise biyolojistler, tibbi profesyoneller, ve iliskili islerde çalisan personel sayilmistir[ii].

            Ä°sveç’teki 7405 erkek Renal Cell Kanseri vakasi ve 821 erkek Renal Pelvis Kanseri vakasinin incelenmesinde beyaz yakalilarda rölatif riskin mavi yakalilara göre 1,14-1,13 kat arttigi gösterilmistir. Klinisyenler ve dis Hekimlerinde Renal Hücreli Kanser riskinin arttigi saptanmistir[iii].

            Ä°ngiltere’de 1921-1960 yillari arasinda izlenen, 11.478 dis Hekiminin Mortalitelerinin genel nüfusa ve hekimlere göre belirlenmesinde kasaba hekimlerinden düsük, uzman hekimlerden yüksek oldugu görülmüstür. Kanser mortaliteleri belirgin olarak düsük iken, kalp-damar hastaliklari esit düzeyde, intihar oranlarinin yüksek oldugu bulunmustur[iv].

            Yeni Zeland’da yapilan çalismada 1948-1979 yillarinda Testis Kanserlerinden ölümler degerlendirilerek, yüksek risk gruplari saptanmistir. Testis Kanserlerinin üst sosyal siniflarda belirginlestigi ve bu gruplarin içinde de klinisyenlerde özellestigi görülmüstür[v].

            1920-1969 yillarinda izlenen 29.725 erkek doktorun arasindaki Radyoloji uzmanlarinin diger (Göz uzmanlari ve Kulak Burun bogaz uzmanlari) uzmanliklarla karsilastirmalari yapilarak ölüm oranlari degerlendirilmistir. Buna göre genç radyoloji uzmanlarinda ölüm oranlari artmazken, 50 yas ve üzerinde radyoloji uzmanlarinda tüm kanserlerden ölümler daha yüksek olarak bulunmustur[vi].

            Bagimlilik konusunda yapilan çalismalarda ilaç ve alkol bagimliligi klinisyenlerde 1000’de 50-100 olarak bulunmus, her yil 3-6 oraninda arttigi saptanmistir. Bagimlilik nedenleri arasinda aile, toplum, mali konular, ruhsal ve duygusal saglik yapilari, fiziksel saglik sorunlari ve is performanslarinin etkili oldugu gösterilmistir[vii].

            10 yillik sürede bildirilen 32.000 klinisyenin ölüm raporundan randomize olarak seçilen 12.378 raporun degerlendirilmesinde % 40,6 kalp hastaliklari, ardindan kanserler ve serebrovasküler hastaliklar geldigi görülmüstür. Ölümlerin büyük çogunlugu 64-73 yaslarinda bulunmaktadir. Ä°ntihar orani 100.000’de 8,5 olarak bildirilmistir. Ä°ntiharlar, özellikle Psikiyatri ve Nöroloji uzmanlari arasinda yüksektir[viii].

            1971-1980 yillarinda Finli doktorlarin kanserlesmeleri yasa özel standardize kanserler yönünden degerlendirilmis ve 100.000’de 60 olarak bulunmustur. Kanser türleri Söyle siralanmistir: Mide kanserleri 19, kolon kanserleri 146, trekea, brons ve akciger kanserleri 25, prostat kanseri 41 olarak saptanmistir[ix].

            Çin’de 1950-1980 yillarini kapsayan çalismada 27.011 (5443’ü kadin) röntgen teknisyeni, röntgenle ugrasmayan tibbi personelle karsilastirilmis ve tüm kanserlerde % 50 oraninda artmis risk saptanmistir. 5 yil altinda çalisanlarda risk artmazken, 5 yil ve üzerinde çalisanlarda özellikle lösemi, kemik kanserleri, karaciger kanserlerinde artis saptanmistir. 10 yil ve üzerinde çalisanlarda ösofagus, mide, meme, tiroid ve deri kanserlerinde artis saptanmistir. Akciger, beyin, rektum, mesane, over, pankreas, lenfoma ve multiple myeloma’da artis saptanmamistir[x].

            Amerikali Radyoloji uzmanlari ile diger uzmanlik dallarindaki ölüm oranlari karsilastirildiginda kanserlerin ve diger tüm ölüm nedenlerinin daha yüksek oldugu görülmüstür. Özellikle 8-9 yil çalismis olan radyoloji uzmanlarinda lösemi, deri kanserleri ve aplastik anemiler diger klinisyenlere göre daha fazla iken, 1940’dan sonra azalmaya baslamistir. Tüm kanserlerde risk belirgin olarak 10-12 yil sonra artmaktadir. Özellikle oral kanserlerin yüksek bulunmasi fluroskopi ve benzeri uygulamalarda yüzün de korunmasi gerektigini göstermistir[xi].        

            Amerika birlesik Devletleri ve Ä°ngiltere’de, ameliyathanelerde çalisan kadin klinisyenlerde spontan abortus ve kongenital anomali insidansi daha yüksek bulunmus, erkek anestezi uzmanlarinda ise karaciger hastaliklari daha yogun oldugu görülmüstür. Erkek anestezi uzmanlarinin eslerinde de spontan abortus ve kongenital anomali riskinin arttigi izlenimi edinilmistir[xii].

            Viroloji uzmanlari üzerinde yapilan çalismada fiyoloji uzmanlari, patoloji uzmanlari ve immünoloji uzmanlari, virüslerle maruziyeti olmayan klinisyenlerle karsilastirilmistir. Vaka kontrol tipindeki çalismada kanserlesme oranlarinda artis saptanmamis olmasina karsilik bazi viral kökenli kanserlerde (karaciger[2,5 kat] ve pankreas[7,7 kat]), psikiyatristlere göre artis oldugu görülmüstür. Ölüm oranlarinda ise böbrek, beyin, ösofagus, ince barsak kanserleri ve lenfomalarda artma görülmüstür[xiii].

            Klinisyenlerin ölüm oranlarindaki yükseklik sadece is stresi ile baglantili degildir. Bunun yanindaki diger faktörlerin de açiklanmasi gerekmektedir. Ancak Ä°NTÄ°HARLARIN beklenenden fazla oldugu bir gerçektir[xiv].

            Kanserli hastalarin sitotoksik ilaçlarla, kemoterapilerini uygulayan hastane hemsireleri ve klinisyenlerde (13 kadin, 15 erkek) idrarla atilan tiyoeter degerleri (kreatinine göre) hastalarla birlikte ölçülmüstür. Ortalama degerleri 3,38, 5,17, 16,83 mmol/mol olarak bulunmustur. Sigara içiminin tiyoeter düzeylerini etkilemedigi saptanmistir. Buna göre hastanede çalisanlarin idrar tiyoeter düzeylerinin düzenli araliklarla ölçülmesi gerekmektedir[xv].

            1979-1984 yillarinda 35-74 yaslarindaki erkekler üzerinde yapilan kayitlardan 500 tanesi randomize olarak seçilmistir. Bu çalismanin sonucunda klinisyenlerde beyin kanserlerinin belirgin olarak çogalmis oldugu görülmüstür[xvi].

            1961’den 1979’a kadar bildirilen 471 nazofaringeal kanser vakasinin % 48’I squamoz hücreli, % 37’si tipi belirlenemeyen, % 5’I transisyonel hücreli, % 3’ü adenokarsinoma olarak saptanmistir. Kanserlesmeye formaldehitin neden oldugu, en çok kullanildigi alanlar olan tekstil, mobilya, kimya sanayi, hekimler vb meslek gruplari tarafindan kullanildigi saptanmistir[xvii].

            Formaldehit ile karsilasan patoloji uzmanlarinda kanser riskinin arttigi belirlenmistir. Özellikle nasofaringeal kanserlerde 4,7 kat daha fazla görülmektedir. Patoloji uzmanlarinin diger maruz kaldiklari etkenler arasinda diger kimyasallar ve enfeksiyon ajanlari da bulunmaktadir. Bu nedenle pankreatik kanserlerde, beyin kanserlerinde ve lösemilerde artis görülmektedir[xviii].

            1971-1980 yillarinda 25-64 yaslarindaki kayit merkezine bildirilen kanserli vakalarin incelenmesi sonucu; erkek hekimler, dis hekimleri, psikiyatri hemsireleri, diger personel, kadin hekimler, dis hekimleri, kayit hemsireleri, dis hemsi,releri, ebeler, psikiyatri hemsireleri uygulama hemsireleri, teknik ve pediyatrik hemsiler ile diger gruplar degerlendirmeye alinmistir. 22046 ekonomik olarak aktif erkek ve 16086 ekonomik olarak aktif kadin degerlendirmeye alinmistir. Standardize kanser insidanslarinda; erkeklerde saglik alaninda çalisanlarda akciger kanserlerinde diger lanlardakilere göre düsme olurken, kadinlarda meme kanserleri yüksek olarak bulunmustur. Erkeklerdeki akciger kanseri azligi Finlandiya’daki saglik çalisanlarindaki sigara alisknaligindaki azliktan kaynaklanmaktadir[xix].

3

 

Çin’de 1950-1985 yillarinda çalisan 27011 röntgen teknisyeninin ortalam 16,1 yil  izlenmesi ile elde edilen sonuçlara göre: kanserlesme oranlari % 21 daha fazla olarak bulunmustur. Özellikle lösemi, ösafagus, karaciger ve deri kanserleri artmistir. Meme, tiroid ve kemik kanserleri sikligi artmisken agiz boslugu kanserleri, farinks, kolon, rektum ve akciger kanserlerinde artis gösterilememistir. 1970’den öncesinde göreve baslayanlarda lösemi, deri, meme ve tiroid kanserlerinde artis oldukça belirgindir[1][i].

            1965-1988 yillari arasinda, çalismakta olan 21.781 danimarkali Hekim üzerinde yapilan çalismada, antineoplastik ilaçlarin lösemi ve non-Hodgkin’s Lenfoma olusturmasi arastirilmistir. 20 lösemi ve 25 NHL saptanmistir. En az 6 ay kanser servisinde çalisma ölçüt olarak alinmistir. Buna göre latens periyod olarak 7-33 yil olarak saptanmis, rölatif riskler Söyle bulunmustur. Lösemilerde RR 2,85, NHL’de 0,74, Lösemi+NHL’da 1,39 olarak saptanmistir. Antineoplastiklerin kongenital anomalilere yol açtigi bilinmekle birlikte kanserlesmeye neden olmalari konusunun daha fazla arastirilmasi gerekmektedir[1][ii].

            1954’den 1982’ye kadar radyoterapi bölümünde çalisan 4151 kisi, kisisel dozimetrelerle kontrol edilerek izlenmislerdir. Grup agir radyasyon ve hafif radyasyon maruziyeti olarak ikiye bölünmüstür. 163 kanserli vakadan 152,3’ü yüksek doz radyasyona maruz kalanlar arasindan çikmistir. RR 1.07 olarak saptanmistir. Prostat kanserinde ise RR 6,02 olarak bulunmustur. Buna karsilik lösemi, meme ve tiroid kanserlerinde artis saptanamamistir[1][iii].

            20-69 yaslarindaki kriptorsizmi olmayan, testiste primer germ hücreli tümörü olan, 323 beyaz erkek izlemeye alindi. 6 aydan daha uzun süre tibbi bir alanda çalisanlarin rölatif riskleri çikartilmaya çalisildi. Buna göre yönetici konumundakilerde RR 1,5, satis elemanlarinda RR 1,5,  hekim ve diger tanisal islemlerde çalisanlarda RR 5,5, diger saglik çalisanlarinda 15, 7, elektrik teknisyenlerinde RR 2,8, denizci, pilot, balikçilarda RR 3,1, katagorize edilemeyen laboratuar çalisanlarinda RR 1,5 olarak hesaplandi[1][iv].

Çin’de 1950-1985 yillarinda çalisan 27011 röntgen teknisyeninin ortalam 16,1 yil  izlenmesi ile elde edilen sonuçlara göre: kanserlesme oranlari % 21 daha fazla olarak bulunmustur. Özellikle lösemi, ösafagus, karaciger ve deri kanserleri artmistir. Meme, tiroid ve kemik kanserleri sikligi artmisken agiz boslugu kanserleri, farinks, kolon, rektum ve akciger kanserlerinde artis gösterilememistir. 1970’den öncesinde göreve baslayanlarda lösemi, deri, meme ve tiroid kanserlerinde artis oldukça belirgindir[1][i].

            1965-1988 yillari arasinda, çalismakta olan 21.781 danimarkali Hekim üzerinde yapilan çalismada, antineoplastik ilaçlarin lösemi ve non-Hodgkin’s Lenfoma olusturmasi arastirilmistir. 20 lösemi ve 25 NHL saptanmistir. En az 6 ay kanser servisinde çalisma ölçüt olarak alinmistir. Buna göre latens periyod olarak 7-33 yil olarak saptanmis, rölatif riskler Söyle bulunmustur. Lösemilerde RR 2,85, NHL’de 0,74, Lösemi+NHL’da 1,39 olarak saptanmistir. Antineoplastiklerin kongenital anomalilere yol açtigi bilinmekle birlikte kanserlesmeye neden olmalari konusunun daha fazla arastirilmasi gerekmektedir[1][ii].

            1954’den 1982’ye kadar radyoterapi bölümünde çalisan 4151 kisi, kisisel dozimetrelerle kontrol edilerek izlenmislerdir. Grup agir radyasyon ve hafif radyasyon maruziyeti olarak ikiye bölünmüstür. 163 kanserli vakadan 152,3’ü yüksek doz radyasyona maruz kalanlar arasindan çikmistir. RR 1.07 olarak saptanmistir. Prostat kanserinde ise RR 6,02 olarak bulunmustur. Buna karsilik lösemi, meme ve tiroid kanserlerinde artis saptanamamistir[1][iii].

            20-69 yaslarindaki kriptorsizmi olmayan, testiste primer germ hücreli tümörü olan, 323 beyaz erkek izlemeye alindi. 6 aydan daha uzun süre tibbi bir alanda çalisanlarin rölatif riskleri çikartilmaya çalisildi. Buna göre yönetici konumundakilerde RR 1,5, satis elemanlarinda RR 1,5,  hekim ve diger tanisal islemlerde çalisanlarda RR 5,5, diger saglik çalisanlarinda 15, 7, elektrik teknisyenlerinde RR 2,8, denizci, pilot, balikçilarda RR 3,1, katagorize edilemeyen laboratuar çalisanlarinda RR 1,5 olarak hesaplandi[1][iv].

KAYNAKÇA

[1] Beauchamp, I.L., “Radiation—A Look at the Past and the Present”, J. of Occ. Med., Vol. 8, No.6, p.329-337, 64, 1966,

[1] Seltser, R., Sartwell, P. E., “The Influence of Occupational Exposure to Radiation on the Mortality of American Radiologist and other Medical Specialists”, Am. J. of. Epi., Vol.81, No.1, p. 2-22, 1965

[1] Wynder, E.L., Cornfield, J., “Cancer of the Lung in Physicians”, N.Eng. J. of Med., Vol.248, No.11, p. 442-444, 1953

[1] Dublin, L.I., Spiegelman, M., “The Longevity and Mortality of American Physicians, 1938-1942”, J. of Am. Med. Ass., Vol.134, No.15, p. 1211-1215, 1947

[1] King, H, “Health in the Medical and Other Learned Professions”, J. of Chr. Dis., Vol.23, p. 257-281, 1970

[1] Ishimaru, T., Cihak, R.W., Land, C.E., Steer, A., Yamada, A., “Lung Cancer at Autopsy in A-Bomb Survivors and Controls, Hiroshima and Nagasaki, 1961-1970 II. Smoking, Occupation and A-Bomb Exposure”, Cancer, Vol.36, No.5, p. 1723-1728, 1975

[1] Hirohata, T., “Radiation Carcinogenesis”, Seminars in Oncology, Vol.3, No.1, p. 25-34, 1976

[1] Malboysson, E., Redondo Alvaro, F., “Some Hazards Affecting Medical Practitioners”, Salud y Trabajo, No.6, p. 38-44, 1977

[1] Linde, H.W., Mesnick, P.S., Smith, N.J., “Causes of Death Among Anesthesiologists: 1930-1946”, Anes. And Analgesia, Vol.60, No.1, p. 1-7, 1981

[1] Lew, A.E., “Mortality Experience Among Anesthesiologists, 1954-1976”, Anesthesiology, Vol.51, No.3, p. 195-199, 1979

[1] Asp, S., Hernberg, S., Collan, Y, “Mortality Among Finnish Doctors, 1953-1972”, Scan. J. of Soc. Med., Vol. 7, No. 2, p. 55-62, 1979

[1] Ferstanding, L.L., “Trace Concentrations of Anesthetic Gases: A Critical Review of Their Disease Potential”, Anesthesia and Analgesia, Vol.57, p. 328-345, 1978

[1] Harrington, J.M., “Cancer And The Health Industry”, J. of the Soc. Of Occ. Med., Vol.33, No.3, p. 114-118, 1983

[1] Hempelman, L.H., “Malignant Disease In Human Population Exposed To Ionizing Radiation”, Atomic Energy Project, Unıversity of Rochester Report, 1957

[1] Corbett, T.H., “Carcinogenesis”, Int. Anest. Clin., Vol. 19, No. 4, p. 99-120, 1981

[1] Balair,A., Walrath, J., Rogot, E., “Mortality Patterns Among U.S. Veterans By Occupation. I. Cancer”, J. of the Nat. Can. Inst., Vol. 75, No. 6, p. 1039-1047, 1985

[1] Searle, C.E., “Chemical Carcinogens As Laboratory Hazards”, Chemical Carcinogens, 2. Edition, Vol.1, No. 182, p. 303-323, 1984

[1] McLaughlin, J.K., Malker, H.S.R., Blot, W.J., Malker, B.K., Stone, B.J., Weiner, J.A., Ericsson, J.L.E., Fraumeni J.F. “Occupational Risks for Intracranial Gliomas in Sweden”, J. of the Nat. Can. Inst., Vol. 78, No. 2, p. 253-257, 1987

[1] McLaughlin, J.K., Malker, H.S.R., Blot, W.J., Malker, B.K., Stone, B.J., Weiner, J.A., Ericsson, J.L.E., Fraumeni J.F. “Occupational Risks for Renal Cancer in Sweden”, Bri. J. of Ind. Med., vol.44, No. 2, p. 119-123, 1987

[1] Glass, R.L., “Mortality of New England Dentists: 1921-1960”, Div. of. Rad. Health, 1966

[1] Pearce, N., Sheppard, R.A., Howard, J.K., Fraser, J., Lilley, B.M., “Time Trends and Occupational Differences in Cancer of the Testis in New Zealand”, Cancer, Vol. 59, No. 9, p. 1677-1682, 1987

[1] Matanoski, G.M.A, Sternberg, A., Elliot, E.A., “Does Radiation Exposure a Protective Effect Among Radiologists?”, Health Physics, Vol. 52, No.5, p. 637-643, 1987

[1] Talbott, G.D., Wright, C., “Chemical Dependency in Health Care Professionals”, Occ. Med., Vol. 2, No. 3, p. 581-591, 1987

[1] Hayes, J., White, M.A., “Physician Deaths: An Analysis of the JAMA Obituaries”, Texas Medicine, Vol. 83, No. 9, p. 63-65, 1987

[1] Nurminen, M., Rimpela A., Pukkala, E., “Exceptionally Low Cancer Incidence in Doctors”, Lancet, Vol.1, No. 8578, p. 190-191, 1988

[1] Wang, J-X, Boice, J.D., Li, B-X, Zhang J-Y, Fraumeni, J.F., “Cancer among Medical Diagnostic X-Ray Workers in China”, J. of the Nat. Can. Inst., Vol. 80, No. 5, p. 344-350, 1988

[1] Anonim, “Current Trends in Survivorship of Radiologists”, Final Progress Report,

[1] Spence, A.A:, Cohen, E.N., Brown, B.W., Knill Jones, R.P., Himmelberger, D.U., “Occupational Hazards for Operating Room-Based Physicians”, j. of the Am. Med. Ass., Vol. 238, No. 9, p. 955-959, 1977

[1] Anonim, “A Cohort Study of Cancer Mortality in Virologists”, Dep. Of Epidem. John Hopkins Unıversity,

[1] Rimpela, A., “Death amongst Doctors”, Stress Medicine, Vol. 5, No.2, p. 73-75, 1989

[1] Burgaz, S., Özdamar, Y.N., Karakaya, A.E., “A Signal Assay for the Detection of Genotoxic Compounds: Application on the Urines of Cancer Patients on Chemotherapy and of Nurses Handling Cytotoxic Drugs”, Human Toxicology, Vol. 7, No. 6, p. 557-560, 1988

[1] Mallin, K., Rubin, M., Joo, E., “Occupational Cancer Mortality in Illinois White and Black Males, 1979-1984 for Seven Cancer Sites”, Am. J. of Indust. Med., Vol. 15, p. 699-717, 1989

[1] Blot, J.L., Ericsson, L.E., Fraumeni, J.F., “Occupational Risk Factors for Nasopharyngeal Cancer in Sweden”, Bri. J. of Indust. Med., Vol. 47, No. 3, p. 213-214, 1990

[1] Matanoski, G.M., “Risks of Pathologists Exposed to Formaldehyde”, School of Hygiene and Public Health, Dep. Of Epidem., John Hopkins Unıversity, 1989

[1] Sankila, R., Karjalainen, S., Laara, E., Pukkala, E., Teppo, L., “Cancer Risk among Health Care Personnel in Finland, 1971-1980”, Scan. J. of Work, Env. And Health, Vol. 16, No. 4, p. 252-257, 1990

[1] Wang, J-X, Inskip, P.D., Boice, J.D., Li, B-X, Zhang, J-Y, Fraumeni, J.F., “Cancer Incidence among Medical Diagnostic X-Ray Workers in China, 1950 to 1985”, Int. J. of Cancer, Vol. 45, No. 5, p. 889-895, 1990

[1] Skov, T., Lynge, E., Maarup, B., Olsen, J., Rorth, M., Winthereik, H., “Risks for Physicians Handling Antineoplastic Drugs”, Lancet, Vol. 336, No. 8728, p. 1446, 1990

[1] Andersson, M., Engholm, G, Ennow, K., Jessen, K.A., Storm, H.H., “Cancer Risk mong Staff at Two Radiotherapy Departments in Denmark”, Bri. J. of Radiology, Vol. 64, No. 761, p. 455-460, 1991

[1] Van Den Eeden, S.K., Weiss, N.S., Strader, C.H., Daling, J.R., “Occupation and the Occurrence of Testicular Cancer”, Am. J. of Indust. Med., Vol. 19, No. 3, p. 327-337, 1991

My Contact Information

Links to Other Sites