IS KAZALARININ DEGERLENDIRILMESI 1937-1999

GIRIS ARREST-03 MI-2003 ARITMI-03 SOLUNUM-03 Photo Page AMBLNSKAZA MUKERRER ASILSIZ VAKAREDDI ILETISIM ASKER TRAFIKAZA-03 YENIDOGAN DOGUM-03 BAGLANTILAR OLAY YERI AFET AFET2 OLUM-03 SIGARA KANSER ENFEKSIYON KANSER KANSER SIKLIGI GSMH KANSER KANSER ONYIL SITMA KANSER HAVA KANSER KALP KANSER MESLEK KANSER ENDOKRIN KANSER RADYOLOJI KANSER HLA DUZENI KADIN ACIL-03 BEBEK TRIAJ ZEHIRLENME-03 PSIKIYATRI-03 MEVSIM-02 MEVSIM-03 MEVSIM-04 HLA GENLERI KANSER-02 KANSER-03 TRAVMA-02 HODGKIN S DISEASE BREAST BRCA PARAMEDIK-04 ISDOYUMU OZURLU1-04 OZURLU2-04 OZURLU3-04 ISDOYUMU-01 KARSINOGENEZIS SERVIKS CA KANSER KAYITLARI ERGONOMI ISKAZA(37-99) GRAMSCI TURKCAN ERCAN ERBAS YAYINETIGI AP NEDENLERI CINSELHASTALIK CINSELDAVRANIS SAGLIKFELSEFESI HEKIMLIKFELSEFESI DUNYADAISSAGLIGI OSMANLIISSAGLIGI ULUSLARARASI INSANIN DEGERI ANALJEZIK-02 MESLEKODASI INSANHAKLARI VERIMLILIK DONERSERMAYE PARTIveSAGLIK KURESELLESME About Blog

IS KAZALARI 37-99

TÜRKİYE’DE SOSYAL SİGORTALAR KURUMUNA BAĞLI OLANLARIN

 İŞ KAZALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

1937/1946-1999

 

Ahmet Haki Türkdemir*, Sevinç Kandemir**, Bülent Piyal***

 

* Doğantepe Sağlık Ocağı-ANKARA

**Ankara Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetleri-ANKARA

***İSGÜM-ANKARA

 

Mart-2001 ANKARA

 

İÇİNDEKİLER

 

GİRİŞ  2

YÖNTEM    3

BULGULAR   4

TARTIŞMA   10

SONUÇ ve DEĞERLENDİRME  11

ÖNERİLER   12

KAYNAKÇA   13

 

TABLOLAR

Tablo 1. Türkiye’nin Dönemlerine Göre Bazı Üretim Bilgileri

Tablo 2: Kazaların Yaş Grupları ve Cinsiyetlere Göre Dağılımı

Tablo 3: 1946-1999 döneminde İş Gruplarına Göre Kaza Oranlarının Değişimi (%0)

Tablo 4: 1946-1999 döneminde Kaza Nedenlerine Göre Değişimi (% olarak)

Tablo 5: 1946-1999 döneminde Kazadan Etkilenen Organa Göre Değişimi (% olarak)

Tablo 6: 1963-1999 döneminde İşletmenin Çalıştırdığı İşçi Sayısına Göre Kaza Yüzdelerinin Değişimi (% olarak)

Tablo 7: 1963-1999 döneminde İşçinin İşletmede Çalıştığı Süreye Göre Kaza Yüzdelerinin Değişimi (% olarak)

Tablo 8: 1963-1999 döneminde İşçinin İşletmede Günlük Çalıştığı Süreye Göre Kaza Yüzdelerinin Değişimi (% olarak)

Tablo 9: 1937-1999 döneminde Geçici İşgöremezlik Süresine Göre Kaza Yüzdelerinin Değişimi (% olarak)

Tablo 10: 1937-1999 döneminde Sürekli İşgöremezlik Süresine Göre Kaza Yüzdelerinin Değişimi (% olarak)

Tablo 11: 1937-1999 döneminde Sürekli İşgöremezlik Derecesine Göre Kaza Yüzdelerinin Değişimi (% olarak)

Tablo 12: 1946-1999 döneminde Kazalardan Ölüm Yüzdelerinin Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı (% olarak)

 

GİRİŞ

 

                Türkiye’de işyerlerinde gerçekleşen iş kazalarının kayıtları düzenli tutulmadığı ve bildirimleri yapılmadığı için, bu konuda çalışma yapmak isteyenler yeterli veri kaynaklarına ulaşmakta güçlüklerle karşılaşmaktadır. Ülkemizde iş kazası ve meslek hastalığı verileri Çalışma Bakanlığı’na bağlı Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından toplanmaktadır. Bu verilerden elde edilen istatistikler her yıl yayınlanıyor olmasına rağmen içerdiği veriler yeterince sağlıklı değildir. Ancak yine de çalışma hayatındaki kaza nedenleri üzerine araştırma yapmak isteyenler için vazgeçilmez veri kaynaklarını oluşturmaktadırlar. Ancak SSK istatistik yıllıklarının tümüne ulaşabilmek nerede ise olanaksızdır.

                Bu çalışmada, kişisel arşivlerde bulunan istatistik yıllıklarından yararlanılarak, bugüne kadar elde edilen en kapsamlı kaza istatistikleri derlenmiş ve kullanıma uygun hale getirilmeye çalışılmıştır. Bir kısım veriler 1937 tarihinden itibaren yayınlanmış, bir kısmı ise 1946’dan 1999’a kadar yayınlanmış istatistik yıllığı bilgilerini kapsamaktadır.

                Türkiye’de ilk kez 3008 Sayılı İş Kanunu’nun yayımı yoluyla yürürlüğe girmesi arasında geçen bir yıllık sürenin, İş Dairesi Teşkilatı’nın kurulması ile başlayan yedi buçuk aylık hazırlık devresinde (1 Nisan1936 – 15 Haziran 1937), anılan kanuna tabi işyerleri beyanname doldurtulması yoluyla tespit edilmiştir1.

                Bundan sonra, İş Kanunu’na tabi olan işyerlerinin tam tespiti için bir yıl beklenmiş ve 1938 yılı sonunda, yeniden yapılan bir anket ile, işverenlerden her ayın kendi belirledikleri bir gününde çalıştırdıkları işçi sayılarını bildirmeleri talep edilmiştir. 5358 işyerinden 4456’sı ankete cevap vermiş, 902’si işi sona erdirdiklerini, bir kısmı da kayıtlarının olmadığını belirterek anketleri geri göndermiştir.

                İş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı yapılacak olan sigortanın mali boyutunun tespit edilmesi için, 1937 yılının sonundan itibaren, İş Kanunu’na tabi işyerlerinde gerçekleşen iş kazaları ve meslek hastalıkları hakkında ayrı bir anket yapılmıştır. Bu anket, 1937, 1938 ve 1943 yıllarında işçi sayısını belirlemeye yönelik anketten tamamıyla ayrıdır. İş kazası ve meslek hastalıklarını saptamaya yönelik anket, işverenler ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlı hastaneler tarafından doldurulup toplanmıştır.

                1700’lerin sonlarından bu yana endüstrileşmenin başlaması ile iş kazaları görülmeye başlamıştır2. Aslında tarihte daha eski dönemlerde de iş kazalarından söz edilmektedir. Başlangıçta, teknolojinin ilkel olmasının yanında gerek işverenlerin, gerek işçilerin, gerekse sağlık alanında çalışanların iş kazalarını tanımada ve tanımlamakta zorluk çekmeleri, çalışanların kazalardan büyük zarar görmelerine yol açmıştır. Zamanla, hem makinelerin iş kazasını engelleyecek şekilde tasarlanması, hem de çalışanların iş kazası kavram ve risklerini öğrenmeleri yoluyla, iş kazası ile karşılaşma, kazaya uğrama sayıları ve kaza oranları düşmüştür. Ancak iş kazasının pratik olarak ortadan kaldırılması olanaksızdır.

                Ülkemizde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 1989/22 sayılı “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğini Doğrudan ve Dolaylı İlgilendiren Mevzuat” isimli yayınında belirtilen 15 kanun, 34 tüzük ve 28 yönetmeliğin yanı sıra Türk Standartları Enstitüsü’nün çıkarmış olduğu “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” ile ilgili standartlara uyulması durumunda bir çok iş kazası kolayca önlenebileceği gibi, kaçınılmaz olarak karşılaşılan iş kazaları da en az maddi-manevi zararla atlatılabilecektir.

 

TANIMLAR

                İş Kazası: Çalışanın işyerinde bulunduğu sırada veya işveren tarafından başka yerde görevlendirilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlar ve emzikli kadınların çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, çalışanın işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp-getirilmeleri sırasında meydana gelen ve çalışanı hemen ya da sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır.

                İşyeri: 506 Sayılı Kanun’da “çalışanların işlerini yaptıkları yer” olarak tanımlanmıştır. İşin niteliği ve yürütme bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerde dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılmaktadır.

                Sigortalı: Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılır.

                Sürekli İşgörememezlik: Bir iş kazası veya meslek hastalığı sebebiyle yapılan tedavinin sonunda çalışanın meslekte çalışma gücünün tamamının veya bir kısmının kaybedilmiş olmasıdır. İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 10’unu kaybedenlere sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. Bazı durumlarda, sürekli işgöremezlik vaka sayıları, çalışma gücünün % 10’dan azını kaybedenleri de kapsayabilmektedir.

                İş Kazası Sonucu Ölüm: İş kazası sonucu ölümler ile tedavinin devamı sırasında veya kendilerine daimi işgöremezlik geliri bağlandıktan sonra geçirdiği kazanın etkilerine bağlı olarak ölen çalışanları kapsamaktadır.

                Hizmet Süresi: Çalışanın işe ilk başlama tarihi itibarıyla, iş kazası geçirinceye kadar geçen çalışma süresidir.

                Kaza İnsidans Hızı (Accident incidence rate): Belirli bir süre içindeki toplam kaza sayısının aynı sürede risk altındaki ortalama işçi sayısına bölümü ile elde edilen sayının binde ifadesidir.

 

YÖNTEM

 

                Yayınlanan istatistik yıllıklarından yararlanılarak, Türkiye’de çalışma hayatının gelişme basamaklarına göre dört dönem belirlenmiştir. Bu dönemlerdeki çalışan sayıları ve iş kazalarının dönem ortalamaları alınarak dönemler birbirleriyle karşılaştırılmıştır.

Bu dönemler temel alınarak hazırlanan tablolardaki kaza insidans hızı ile kaza yüzdelerinin dönemlere göre değişimleri, çok gözlü düzenlerde ki-kare testi ile test edilmiştir. Aralarında fark olduğunda, fark bulunmayana kadar dönemler birer birer azaltılarak test işlemlerine devam edilmiştir.

Veriler MS Excel 2000 programı kullanılarak yayına hazırlanmış ve rapor MS Word 2000 programı ile yazılmıştır.

BULGULAR

                Buna göre birinci dönem 1937/1946-1962 yıllarını kapsamaktadır. Türkiye’de sanayinin yeni gelişmeye başladığı, ticaretin yeni yeni oluştuğu 26 yıllık bu dönemde dönem ortalaması olarak 3205 işyerinde, 275.083 işçi çalışmaktadır. Aynı dönemde en çok işçi çalıştıran işkolu ise 1078 işyerinde, çalışan 75.254 işçi  (dönem ortalaması) ile Gıda Maddesi üretimidir. Bunu 50.137 işçi ile 348 işyerinde üretim yapılan Dokuma Sanayi ve 122 işletmede çalışan 42.523 işçi ile Kömür Madenciliği işkolu izlemektedir. İşletme başına düşen işçi sayısı sırası ile 69,8-144,1-348,5 dir. Aynı dönemde, Türkiye genelinde toplam işletme başına işçi sayısı ise 85,8’dir. Görüldüğü gibi bu dönemde işletmeler büyük işletmelerdir. Küçük, kendi başına çalışan işletme yok denecek kadar azdır.

                İkinci Dönem: 1963-1979 yıllarını kapsamaktadır. Göreceli olarak sanayinin ve çalışma hayatının geliştiği dönemdir. İşletme sayısı bir önceki döneme göre 61 kat artarken sigortalı işçi sayısı 6,4 kat artmıştır. Dönemin en önemli işkolları olarak inşaat, dokuma ve gıda sanayi öne çıkmıştır.

                Üçüncü dönem: 1980-1996 yıllarını kapsamaktadır. İşletme sayısı önceki döneme göre 2,7 kat, sigortalı işçi sayısı ise 1,9 kat artmıştır. Dönemin belirleyicisi ticaretin öne çıkmasıdır.

                Dördüncü dönem 1997-1999 yılları arası olarak tespit edilmiştir. Bu dönemde işyeri sayısı önceki döneme göre 1,6 kat artarken, sigortalı çalışan sayısı da yine 1,6 kat artmıştır. Bununla birlikte artık hizmet sektörünün ilk üç işkolu içinde yer aldığı görülmektedir.

                Tablo 1. Türkiye’nin Dönemlerine Göre Bazı Üretim Bilgileri

Dönem I

Dönem II

Dönem III

Dönem IV

Yıl

1937/1946-1962

1963-1979

1980-1996

1997-1999

İşletme Sayısı

3.205

184.977

494.542

809.179

Çalışan İşçi Sayısı

275.083

1.767.153

3.363.499

5.449.480

İşletme Başına Düşen İşçi Sayısı

85,83

9,55

6,80

6,73

Başlıca Üretim Sektörleri

1. sıra

Gıda

İnşaat

İnşaat

İnşaat

2. sıra

İnşaat

Dokuma

Ticaret

Ticaret

3. sıra

Dokuma

Gıda

Dokuma

Şahsi Hizmetler

SSK’ya bildirilen kazalar sayısal olarak düşmekte iken, kaza oranları geometrik olarak düşmüştür. Bunun en temel sorumlusu bu konuda yetişmiş insan gücü olabilir. Özellikle ülkemizde işyeri hekimlerinin sertifika eğitimlerinin başlatıldığı 1980’li yıllardan itibaren iş hayatında bir miktar teknik ilerleme olmasına karşılık, görülen bu kaza oranlarındaki hızlı düşüş iş yeri sağlık hizmetlerinin artırılmasından çok, verilen eğitimin niteliğinden kaynaklanıyor olabilir.

Elbette konunun etkileyen bir çok faktörü vardır. İş hayatındaki olumsuz gelişmelerin yanı sıra özellikle konuyla ilgisiz, alanı sadece para kazanma aracı olarak gören bir hekim kitlesinin yetiştirilmiş olunmasından korkulmalıdır. Bu durum eğitim veren kurumların dikkatini çekmelidir. Kayıtların düzenli tutulması ve bildirimlerin gerekli yerlere zamanında yapılması konularında ne gibi sıkıntılar olduğu, ilgili birimlerin bir araya geleceği ortamlarda tartışılmalıdır.

24 yaş altı kazaların görülme sıklığının % 30’lardan % 15’lere inmesi olumlu bir gelişmedir. Ancak burada başka faktörler sonucu etkilemiş olabilir. Özellikle çocuk işçiliğinin engellenmesine yönelik çabalar 24 yaş altı kaza yüzdelerinin düşmesinde etkili olmuş olabilir. Buna karşılık çocuk çalıştırılmasının bildirimlerinde düşmelerin olması kuvvetle olasıdır.

                Tablo 2: Kazaların Yaş Grupları ve Cinsiyetlere Göre Dağılımı

Dönem I

Dönem II

Dönem III

Dönem IV

1946-1962

1963-1979

1980-1996

1997-1999

Sayı

%

Sayı

%

Sayı

%

Sayı

%

14 yaş ve altı

264

0,77

1049

0,71

757

0,54

150

0,17

15-19 yaş

4557

13,24

19046

12,88

14093

10,09

4966

5,48

20-24 yaş

5716

16,60

23864

16,14

23366

16,72

10056

11,11

25-44 yaş

20406

59,26

89307

60,40

91759

65,68

68822

76,01

45-59 yaş

3059

8,88

13186

8,92

9214

6,60

6243

6,89

60 yaş ve üzeri

307

0,89

1245

0,84

419

0,30

312

0,34

BİLİNMEYEN

122

0,36

163

0,11

100

0,07

0

0,00

TOPLAM

34431

100

147860

100

139708

100

90549

100

ERKEK

33550

97,44

145817

98,62

136255

97,53

87890

97,06

KADIN

881

2,56

2043

1,38

3453

2,47

2659

2,94

Kaza Oranı (% 0)*

125,17

83,67

41,54

16,62

*Kaza oranlarında her dönem diğerinden anlamlı biçimde farklı çıkmaktadır(α=0,05 ve p<0,05).

Tablo 3 incelendiğinde durum daha açık olarak görülmektedir. Kömür işletmeciliği, sigortacılık ve amme hizmetlerinde, en çok önlem alınmasına ve en sıkı sağlık çalışmalarına rağmen zaman içinde kaza oranlarında çok az bir azalma olduğu görülürken(p>0,05), diğer tüm sektörlerde kaza oranlarında 6 ile 10 kat azalma olduğu görülmektedir. 1963-1979 dönemi değerlendirme dışı bırakıldığında bile (*) işaretli sektörler dışındaki alanlarda kaza oranlarındaki değişim belirgin olarak azalmaktadır.

Tablo 3: 1937-1999 Yıllarında İş Kollarına Göre Kaza İnsidans Hızlarının Dağılımı (%0)

İş Grupları

1937-1962

1963-1979

1980-1996

1997-1999

01 Tarım ve Hayvancılık*

38

19

10

02 Ormancılık ve Tomrukçuluk*

25

10

3

04 Balıkçılık

258

101

2

11 Kömür Madenciliği (p>0,05)*

152

171

168

157

12 Kömürden Başka Madenler

141

90

40

13 Ham Petrol ve Doğalgaz

146

68

29

14 Taş, Kil ve Kum Ocakları

6

105

42

15

19 Metal Olmayan Maden İstihracı

68

44

16

20 Gıda Maddeleri Sanayii

3

65

33

14

21 İçki Sanayii

170

78

31

22 Tütün Sanayii

51

37

10

23 Dokuma Sanayii

13

95

54

20

24 Giyecek ve Hazır Dokuma Eşya Sanayii*

3

37

10

4

25 Ağaç ve Mantar Mamülleri

17

182

79

18

26 Mobilya ve Tesisat İmalatı

151

49

21

27 Kağıt ve Kağıttan Eşya İmalatı

3

96

60

27

28 Matbaacılık, Neşriyatla İlgili Sanayii

42

20

8

29 Deri ve Deriden Eşya Sanayii

5

122

39

9

30 Kauçuk Sanayii

149

77

33

31 Ecza ve Kimyevi Maddeler Sanayii

10

96

53

25

32 Petrol ve Kömür Müştakları Sanayii*

84

42

29

33 Taş, Toprak, Kil, Kum vs'den İmalat Sanayii

137

82

45

34 Metallere Müteallik Esas Endüstri

200

237

123

100

35 Metalden Eşya İmalat Sanayii

306

134

62

36 Makina İmal ve tamiratı

148

205

89

37

37 Elektrikli Makina, Cihaz ve Malzeme İmali

130

55

18

38 Nakil Araçları İmali

161

57

32

39 Diğer Muhtelif Eşya İmali

6

127

44

21

40 İnşaat

5

79

39

13

51 Elektrik, Havagazı, Buharla Isıtma

49

39

19

9

52 Su ve Sıhhi Tesisler

40

27

14

61 Toptan ve Parekende Ticaret*

5

18

6

3

62 Bankalar ve Mali Müesseseler*

6

2

1

63 Sigortalar (p>0,05)*

4

3

1

64 Gayrimenkul İşleri *

12

4

2

71 Nakliyat*

23

100

25

14

72 Ardiye ve Antrepolar

49

27

13

73 Muhabere Hizmetleri*

104

6

4

81 Devlet Hizmetleri

1

21

13

26

82 Amme Hizmetleri (p>0,05)*

10

5

2

83 Hukuk, Ticaret ve Teknik Hizmetler*

22

5

3

84 Eğlence Hizmetleri*

22

7

2

85 Şahsi Hizmetler*

23

7

5

TOPLAM

34

97

41

16

*1963-1979 dönemi çıkartıldığında kaza oranları farksız çıkan sektörler (α=0,05 ve p>0,05)

Tablo 4’de dikkati çeken en önemli nokta düşmelere bağlı kaza yüzdelerindeki artışlardır. Bu bulgu ile, kaza bildirimlerindeki azalmanın yanı sıra çalışanın ihmalinin ön plana çıkartıldığı anlamına gelmektedir. Yine önemli bir diğer bulgu kaza nedenlerinin % 70 oranında belirlenemediğidir. Bu durum kaza neden araştırmasının yapılmadığı anlamına gelmektedir. Çok tehlikeli bu durumun mutlaka önlenmesi gereklidir. Ülkemizde gerçekleşen kazaların % 70’nin nedeni bilinmemekte, % 12,6’sında da çalışanın ihmali rol oynamaktadır. Sonuç olarak sadece işletmeye bağlı olarak gerçekleşen kazaların oranı % 17,4 düzeyindedir.

Tablo 4: 1946-1999 Yıllarında Dönem Yüzdelerinin Kaza Nedenlerine Göre Dağılımı (%) (α=0,05)

KAZA NEDENLERİ

1946-62

1963-1979

1980-1996

1997-1999

MOTORLU TAŞIT KAZALARI

0,00

3,41

1,81

3,06

DİĞER TAŞIT KAZALARI

0,00

0,05

0,07

0,08

KAZA NETİCESİ ZEHİRLENMELER

0,00

0,25

0,21

0,54

KAZA NETİCESİ DÜŞMELER

41,80

7,90

7,58

12,61

P<0,05

MAKİNELERİN SEBEP OLDUĞU KAZALAR

37,83

17,46

12,57

8,22

P<0,05

YANICI MADDELERİN ATEŞ ALMA VE PATLAMASINDAN İLERİ GEL.KAZ

2,84

0,31

0,26

0,23

SICAK BİR MADDE KOROZİF MAYİDEN.BUHARDAN RADYAS.İLERİ GEL. KAZ.

3,13

6,18

5,30

5,30

ATEŞLİ SİLAHLARDAN ÇIKAN GAZLAR

0,00

0,03

0,02

0,04

KAZA NETİ.SUDA BOĞUL. VE SUYA DÜŞ.

0,12

0,03

0,02

0,01

BÜTÜN DİĞER KAZA SEBEPLERİ

14,28

63,98

71,93

69,75

P<0,05

KEND.ÖLDÜR.VE KEND.TRAVMATİZE ETME

0,00

0,02

0,02

0,07

BİLE BİLE ADAM ÖLD.VE TRAVMA ETME

0,00

0,08

0,04

0,08

BİLİNMEYEN NEDENLER

0,00

0,29

0,17

0,00

Kazaların etkisi olarak % 28-41 dolayında ekimozların olduğu, %  30-43 ise yaraların  oluştuğu bildirilmiştir. Buna karşılık yanıklar % 6 dolayında yaralanmalara yol açmaktadır. Zehirlenmeler ise tespit edilemediği için çok az görünmektedir.

Tablo 5: 1946-1999 Yıllarında Kaza Yüzdelerinin Kazadan Etkilenen Organa Göre Dağılımı (%) (α=0,05)

KAZADAN ETKİLENEN ORGAN

1946-62

1963-79

1980-96

1997-99

KAFATASININ KIRILMASI

0,00

0,05

0,04

0,08

BEL KEM.VE GÖVDE KEM.KIRIKLAR

0,00

0,05

0,01

0,01

ETRAF KIRIKLARI

0,00

2,44

4,79

5,60

KIRIKSIZ ÇIKIKLAR

4,08

0,62

0,20

0,61

EKLEM.BİTİŞİK ADALE BURK.VE İNCİL

0,00

7,10

6,41

7,28

BAŞ TRAVMASI

0,00

3,08

2,37

2,34

GÖĞSÜN.KARNIN VE PELVİS İÇ TRAV.

2,60

1,02

0,16

0,27

YIRTIKLAR VE YARALAR

0,00

42,82

36,23

29,93

SATHİ TRAVMA, DERİ SATHINI BOZMAYAN KONTÜZYON VE ÇÜRÜK

0,00

28,35

37,36

41,63

BİR MENFEZ GİREN YABAN.CİSM.TESİRİ

0,00

7,33

5,98

5,33

YANIKLAR

5,33

6,24

5,79

5,83

ZEHİRLENME TESİRİ

0,10

0,37

0,23

0,57

DİĞER VE TASRİH EDİLMEYEN DIŞ NEDENLERİN ETKİSİ (p<0,05) *

87,90

0,54

0,45

0,51

*1946-1962 dönemi dışında p>0,05

Tablo 6’da görüldüğü gibi kazaların çoğunluğu küçük işletmeler tarafından bildirilmiştir. Buna karşılık işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu olan büyük işletmelerdeki kaza görülme yüzdeleri neredeyse birbirinin aynıdır. Bildirilen kazaların % 59’u küçük işletmelerden kaynaklanmaktadır. Bunun en önemli nedeni bu birimlere yönelik olarak SSK’nın örgütlenmesinin olmaması olabilir. Ancak diğer bir etken de yine işyeri hekimliğidir. İşyeri hekimi çalıştıran işletmeler hiçbir önlem almamalarına karşılık kaza bildirimlerini yapmamaktadırlar. Ya da işyeri hekimi çalıştıran işyerleri büyük işletmeler olduklarından iş sağlığı, iş güvenliği konusundaki önlemlşere daha çok önem vermektedirler. Bu nedenle de kaza görülme yüzdeleri küçük işletmelere göre daha düşüktür.

Tablo 6: 1963-1999 Yıllarında İşletmenin Çalıştırdığı İşçi Sayısına Göre Kaza Yüzdelerinin Dağılımı (%) (α=0,05)

SİGORTALI GRUPLARI

50'nin altı

50'nin Üzeri

Bilinmeyen

1963-1979

43

35

22

1980-1996

60

30

10

1997-1999

72

28

0

P<0,05

Kaza geçiren işçilerin % 6-8’i işe başladıkları ay içinde, % 33-37’si birinci yılında tekrar kazaya maruz kalmaktadır. Yeni işe başlayan her üç işçiden biri işe başladığı yıl kaza geçirmektedir. Buna göre, dönemler arasında işletmede çalışılan süreye göre karşılaşılan kaza yüzdelerinde değişiklik göstermemektedir. Bu durum özellikle işyeri sağlık ve güvenlik hizmetlerinin verilmediğinin en temel göstergesidir. Çünkü işe giriş muayeneleri düzgün yapılmış olsa ve işe giriş eğitimleri yeterli verilmiş olsaydı kazaların oluşum zamanının daha ileri yıllara doğru yayılmış olmalıydı.

10 yıl boyunca çalışan bir işçinin, sadece çalışmaya başlaması nedeniyle kaza geçirme riski % 14-15 dolayında olmaktadır.

Tablo 7: 1963-1999 Yıllarında İşçinin İşletmede Çalıştığı Süreye Göre Kaza Yüzdelerinin Dağılımı (%) (α=0,05 ve p>0,05)

SİG. HİZMET SÜRESİ

1 GÜN

2- 7 GÜN

8-30 GÜN

1-3 AY

3 AY-

1 YIL

1-2 YIL

2-5 YIL

5-10 YIL

10+ YIL

1963-1979

0,62

1,58

6,00

12,82

25,04

14,53

19,44

11,56

8,00

1980-1996

0,49

1,37

4,57

9,94

23,89

14,37

19,12

14,29

11,59

1997-1999

1,54

1,59

5,39

9,70

25,60

15,21

16,83

11,58

12,55

Kazaların üçte biri, çalışma süresinin ilk saatlik diliminde içinde, % 50’si ise ilk üç saat içinde oluşmaktadır. Ancak son yıllarda, çalışma süresi içinde kazaların oluştuğu saat dilimi giderek iş başlangıç saatine doğru yer değiştirmektedir. Bunun en önemli nedeni işe başlamada sağlanan destek hizmetlerinin eksikliği olabilir. Örneğin işçinin işe geliş-gidişlerinde servis olanağı sağlanmaktansa, ulaşım ücretinin verilmesi çalışanlarda “işe geç kalma” gibi ek bir strese yol açıyor, bu da kaza görülme yüzdesini artırıyor olabilir.

Tablo 8: 1963-1999 Yıllarında İşçinin İşletmede Çalışma Saatine Göre Kaza Yüzdelerinin Dağılımı (%) (α=0,05)

İŞ SAATLERİ

1. SAAT

2 SAAT

3. SAAT

4. SAAT

5. SAAT

6. SAAT

7. SAAT

8. SAAT

9. SAAT

1963-1979

22

17

13

10

7

7

8

10

2

1980-1996

26

15

14

10

6

5

8

10

1

1997-1999

46

12

10

8

5

4

6

9

0

P<0,05

Kazaların % 19’u 0-3 gün iş kaybına yol açmaktadır. Yani işyeri hekimi tarafından izin verilebilir dönemi içermektedir. Kazaların beşte biri işyerinde alınacak önlemlerle tedavi edilebilir demektir. Ancak % 80’inin basit sıyrık ve ekimozlardan oluştuğu düşünülür ise bu oran çok düşüktür. % 34’ü bir hafta, % 38’i bir aya kadar işten uzaklaşma zorunda kalırken, bir aydan daha uzun süreli istirahat gerektiren kaza yüzdesi % 10’dur. Ortalama olarak kaza başına iş günü kaybı 16 gündür. Bu oranlar son yıllarda çalışanın aleyhine uzamaktadır.

Tablo 9: 1937-1999 Yıllarında Geçici İşgöremezlik Süresine Göre Kaza Yüzdelerinin Dağılımı (%) (α=0,05)

 Dönemler

0

1-3

4-7

8-30

31+

Ortalama İŞG.SÜR.

1937-62*

0

29

41

24

6

10

1963-79

3

11

36

42

9

17

1980-96

5

11

32

41

11

16

1997-99

7

7

26

44

16

22

P<0,05

P<0,05

P<0,05

P<0,05

P<0,05

* 1937-1962 dönemi çıkartıldığında gruplar arası farklılık anlamsızdır.

Sürekli iş göremezlik raporu alanların % 30’u 25-29 yaş grubunda yer almaktadır. Diğer yaş gruplarında dengeli bir dağılım izlenmektedir. Ancak son yıllarda bu yaş grubu farkı ortadan kalkarak tüm yaş gruplarında dengeli bir dağılım oluşmaya başlamıştır. Çalışan sayısının yüksekliğine bağlı olarak sürekli işgöremezlik raporu alanların  % 97,7’si erkek, % 2,3’ü kadındır.

Tablo 10: 1937-1999 Yıllarında Sürekli İşgöremezlik Raporu Alanların Yaş Gruplarına Göre Dağılımı(% olarak) (α=0,05)

YAŞ GRUPLARI

-14

15-19

20-24

25-44

45-59

60+

ERKEK

KADIN

1946-1962

0,90

9,18

1,02

53,64

21,37

3,55

96,67

3,34

1963-1979

2,64

9,79

1,13

59,77

15,28

1,43

98,29

1,46

1980-1996

0,73

8,14

0,68

56,54

17,36

2,83

98,34

2,34

1997-1999

0,05

3,22

0,97

55,23

24,93

9,18

97,62

2,38

p<0,05

Sürekli işgöremezlik raporu alanların % 7,6’sında % 50 ve üzerinde iş göremezlik durumu vardır. % 37,9’unda ise % 10’un altında iş göremezlik durumu bulunmaktadır.

Yıllar arasındaki değişim çok anlamlı görünmemektedir.

Tablo 11: 1937-1999 Yıllarında Sürekli İşgöremezlik Derecesine Göre Kaza Yüzdelerinin Dağılımı (%) (α=0,05)

İŞ GÖRMEZLİK DERECELERİ

% 10'DAN AZ

% 10-19

% 20-29

% 30-39

% 40-49

% 50-100

1946-1962

37,7

29,0

25,8

0,0

0,0

7,4

1963-1979

37,9

21,9

12,8

6,2

4,4

4,2

1980-1997

45,0

19,4

12,4

9,2

6,1

7,8

1997-1999

30,8

26,2

13,3

10,7

7,8

11,2

P<0,05

P<0,05

Kazalardan kaynaklanan ölümlerin % 72’si olay anında gerçekleşmektedir. % 17,5’i hastaneye ulaştırıldıktan sonra yine kazaya bağlı nedenlerle ölmektedir. Geri kalanların % 10,6 vaka daha sonra gelişen komplikasyonlara bağlı olarak kaybedilmektedir. Bu oranlarda yıllara göre fazla bir değişim izlenmemektedir. Bunun sonucunda ise ölümcül kazadan sonra yapılacak fazla bir şey olmadığıdır. Yani kazadan korunmak, kazalara bağlı ölümleri önlemenin tek yoludur.

Tablo 12: 1937-1999 Yıllarında Kazalardan Ölüm Yüzdelerinin Oluş Zamanına Göre Dağılımı (% olarak) (α=0,05)

ÖLÜMÜN VUKU BULDUĞU ZAMAN

ANİ ÖLÜMLER

GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK DEVRESİNDE ÖLÜM

SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK DEVRESİNDE ÖLÜM

1937-1943

74,6

25,6

0,0

1946-1962

65,2

28,3

6,6

1963-1979

75,0

8,7

16,4

1980-1994

73,4

7,4

19,3

P<0,05

P<0,05

Ölümlerin yaş grubu ve cinsiyete göre dağılımları izlendiğinde tablo 2’deki kazaların yaş ve cinsiyete dağılımları ve tablo 10 sürekli işgörmezliğin yaş ve cinsiyete dağılımlarına benzediği görülmektedir.

Tablo 13: 1946-1999 Yıllarında Kazalardan Ölüm Yüzdelerinin Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı (% olarak) (α=0,05)

YAŞ GRUPLARI

-14

15-19

20-24

25-44

45-59

60+

ERKEK

KADIN

1946-1962

0,7

10,7

15,1

55,1

14,8

3,6

97,9

2,1

1963-1979

2,3

6,0

10,9

56,0

18,4

6,3

99,7

0,3

1980-1996

0,8

3,2

8,0

60,7

17,8

9,5

99,1

0,9

1997-1999

0,3

0,8

4,4

63,7

20,5

10,3

98,3

1,7

P<0,05

TARTIŞMA

                Bu alanda yapılan çalışmalarda kullanılan istatistiklerde en eski tarih olarak 1961 verileri kullanılmıştır25. Yine tüm kaynaklarda 70’li yılların sonundan başlayarak kaza bildirim oranlarında hızlı bir düşme, buna karşılık olarak mortalite ve fatalite oranlarında değişmeme eğilimine dikkat çekilmiştir.

                Ancak bu durumun nereden kaynaklandığına dair kapsamlı bir çalışma bulunmamaktadır. Bu araştırmada özellikle 1960 öncesi döneme yönelik veriler bulunmaya çalışılmış bütün yıllıklara ulaşılamadığı için dönem ortalamaları kullanılmıştır. Bu yöntem çalışmanın eleştirilecek yanını oluşturmaktadır. Ancak nedene yönelik olarak planlanan bu çalışma ülkemizde özellikle işçi sağlığına yönelik “İşyeri Hekimliği Sertifika” eğitimlerinin başlatıldığı dönemde (çalışmada III. Dönem olarak belirtilmiştir) kaza bildirimlerinin hızla düştüğü görülmektedir.

                Bu durumu etkileyen pek çok faktör vardır. Birinci sırada bu alandaki kayıt ve bildirim eksikliği sayılabilir.

Bir diğer etmen uluslararası ve ulusal sosyo-ekonomik programlardaki değişimlerdir. Çalışanların haklarının artırılması yönünde 1960’larda başlayan sosyal programlar, 1980 yılından itibaren tersi bir sürece girmiştir. Bu dönemden sonra çalışanlara yönelik hizmet sunumlarının azalması nedeniyle pek çok kaza bildirilememiştir.

Üçüncü olarak, geçici işçilik ve taşeronluğun yine 1980’den sonra hızla artması söylenebilir. Bu nedenle SSK’ya kayıtlı çalışan sayısı çok görünmekle birlikte, fiili çalışan sayısı aynı oranda artmamaktadır. Ancak istatistiklerde çalışan sayısı yüksek göründüğü için kaza sayısı düşük kalmaktadır. Ancak bu durum ölüm sayılarında aynı oranda düşme olmaması nedeniyle gerçekçi bir değerlendirme değildir.

Dördüncü ve en önemli etmen, ülkemizde bu alanda hizmet sunumu arttıkça (işyeri hekimliği, SSK hastane ve dispanserleri vb) kaza bildirimlerinin düşmesidir. Türkiye’de tüm sağlık alanlarında olduğu gibi yazılı kayıt tutulması önemsenmemektedir. Bu nedenle de bildirimler yeterince yapılmamaktadır. Ancak Tablo 6’da görüldüğü gibi işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu olmayan 50’nin altında çalışanı olan işletmelerde göreceli olarak (istatistiksel olarak anlamlı biçimde) kaza oranları artmıştır. Çünkü bu işletmelerde gerçekleşen kazalar doğrudan hastane kayıtlarına girmektedir. Ancak işyerinde hekim bulundurma zorunluluğu olan 50’nin üzerinde işçi çalıştıran işletmelerdeki kaza bildirim sayılarındaki hızlı düşüş düşündürücüdür.

Bu durumun nedenleri;

İşveren etmeni: İşyeri hekiminin ücretinin işveren tarafından verilmesidir. Bu durumda patronun gözüne hoş görünmek isteyen işyeri hekimi kaza bildirimlerini yapmamaktadır.

Eğitim etmeni: Yeterli düzeyde eğitim verilmeyen işyeri hekimleri kaza ve hastalık bildirimlerini düzenli olarak yapılmasını sağlamamaktadır.

Kayıt ve Bildirim Ağının Olmayışı: Bu konuda Çalışma Bakanlığı ve SSK’ların yeterince düzgün işleyen kaza ve hastalık bildirim ağının bulunmayışı, varolan bildirimlerin değerlendirilmeyişi, buna yönelik önlem alma çalışmalarının yapılmayışı da önemli bir etkendir.

Kaza ve hastalık bildirimlerinin hukuksal olarak her zaman yasal soruşturmaya tabi tutulması sonucu, işverenin bunu doğrudan engellemektedirler.

Ülkemizde yeterli ve doğru olarak kaza ve hastalık değerlendirmesi yapılarak, işverene yol gösterilmesi olanağının bulunmaması da etkilemektedir. İşletmelerde iş güvenliği ve işçi sağlığı kalite güvence sistemlerinin olmaması sonucu bu alandaki kayıtlar sadece bir angarya olarak görülmektedir.

Hükümetlerin sosyal ve ekonomik politikaları, önlem alınması ve üretimin geliştirilmesi için yeterli özeni göstermemektedirler. Siyasiler ise konudan habersizdirler.

SONUCLAR ve KAYNAKCA

Birinci Dünya Savaşı ve ardından Kurtuluş Savaşı veren Türkiye sanayileşme dönemine ancak 1930’lu yıllarda başlayabilmiştir. Bu dönemde sanayi üretimi devlet kanalıyla sağlanmaktadır. Kurulan işletmeler büyük işletmelerdir. İşletme başına düşen işçi sayısı 85,8’dir. Bu rakam 1963’den sonra 9,55’e, 1980’den sonra ise 6,8’e, günümüzde ise 6,73’e kadar düşmektedir. İşletmede çalışan kişi sayısının azalması ev tipi ya da küçük ölçekli işletmeciliğin ön plana alındığının göstergesidir. Bu durum elbette üretimin marjinal gelişimini sağlayan sanayileşmiş ülkelerde bir model olarak kabul görebilir. Ancak ülkemiz gibi geri kalmış devletlerde yeterince büyük sanayi örgütlenmesi ve buna bağlı sosyal örgütlenmeler sağlanmadığından genellikle yetersiz ortamlarda, güvenliksiz üretim koşullarını geliştirmektedir. Bir diğer sorun ise bu türdeki işletmelerin aslında gelişmiş insan gücünü gerektirmesidir. Aksi takdirde sadece esnaf tarzı işletmecilik ve el zanaatlarının sürdürülmesi geçmiş yüzyıla ait üretim tarzlarının değişmemesine neden olmaktadır.

                Bu durumun bir diğer çıktısı ise yetersiz ve örgütsüz işgücü oluşturulmasıdır. Bu yolla ucuz işgücü sağlanabilir ancak gerekli üretim güvenliğinden ve sosyal destekten uzak koşullar çalışanların yaşamlarının gün geçtikçe kararmasına yol açacaktır.

                Yine bu durum kayıt dışı çalışma ortamının oluşmasını sağlayacaktır. Bunun istenmeyen sonucu ise zamanında alınacak, uygun önlemlerle önlenebilecek olan kaza ve mesleki hastalıklardan oluşan zararların gelecek nesillere aktarılmasıdır.

                Bu durumun en güzel örneğini ülkemizde görmekteyiz. Ülkemizde her geçen yıl işletme ve çalışan sayısı artarken, iş kazası insidans hızı azalmakta, buna karşılık ölüm oranları değişmemektedir. Kaza bildirimlerini engelleyebilirsiniz ama önlem almadan ölümleri ve sakat kalmaları engelleyemezsiniz (Tablo 10-12).

 

                ÖNERİLER

 

İşyeri hekiminin çalışma koşullarının düzeltilmesine çalışılmalıdır. Öte yandan işyeri hekiminin işverene bağımlılığını azaltacak önlemler alınmalıdır. SSK tarafından ödenmeyen muayene ücretlerinin ödenmesi için hukuksal mücadele başlatılmalıdır.

İşyeri hekimliği sertifikasyon eğitim programları amaca uygun olarak yeniden düzenlenmelidir. Özellikle işyeri kayıt ve bildirim sistemleri konusunda eğitim verilmeli, diğer derslerde de gerekli vurgulama yapılmalıdır. Eğitimlerin sürekliliği sağlanmalıdır. Ancak en önemlisi sertifikalı hekim yerine işyeri hekimi yetiştirilmesine başlanmalıdır.

Çalışma Bakanlığı ve SSK tarafından olduğu kadar aynı zamanda bir sivil toplum kuruluşu olarak meslek odaları da kayıt toplamaya başlamalı, bu yönde işyeri hekimlerini ve işyerlerini değerlendirmeye almalıdır.

Olayın yasal boyutunun yanı sıra üretim için vazgeçilmezliği işverenlere aktarılmalıdır. Her kaza ve meslek hastalığı daha büyük kaza ve hastalıkların önlenmesi için bir ip ucu taşıdığından, işin sosyal boyutunun yasal boyutunun önüne geçirilmesi gerekmektedir.

Kazalar ve meslek hastalıklarının gerek meslek odaları tarafından ve gerekse ilgili bakanlık tarafından sürekli izlenmesi ve buna yönelik önlemlerin alınması için gerekli önerilerin geliştirileceği “Ulusal İşyeri Güvenlik ve Sağlık Kurulu” ve “Bölgesel İşyeri Güvenlik ve Sağlık Kurulları” oluşturulmalıdır. Bu kurulların birinci görevi kaza ve meslek hastalıklarını değerlendirerek, kazaları ve meslek hastalıklarını önlemeye yönelik çözüm önerileri geliştirmek olmalıdır.

Siyasetçilere sürekli olarak yeterli ve doğru bilgilendirme yapılması, hükümetlere ve partilere bu konunun öneminin anlatılması için meslek odalarınca kurullar oluşturulmalı ve gerekli çalışmalar başlatılmalıdır.

1.        T.C. Başbakanlık, İstatistik Genel Müdürlüğü, İş İstatistikleri 1937-1943, Neşriyat No.243, Eylül 1945, Ankara

2.        Şahin, E., Türkiye’deki İş Kazalarının SSK İstatistik Yıllıklarına Göre Dökümü, Ankara, 1999

3.        Sosyal Sigortalar Kurumu, 1967 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 147

4.        Sosyal Sigortalar Kurumu, 1971 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 193, Başnur Matbaası, Ankara, 1972

5.        Sosyal Sigortalar Kurumu, 1976 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 283, Çağ Matbaası, Ankara

6.        Sosyal Sigortalar Kurumu, 1977 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 306, Kardeş Matbaası, Ankara, 1978

7.        Sosyal Sigortalar Kurumu, 1979 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 341, Ulucan Matbaası, Ankara

8.        Sosyal Sigortalar Kurumu, 1980 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 351

9.        Sosyal Sigortalar Kurumu, 1981 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 362, Çağ Matbaası, Ankara

10.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1982 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 379, Teknik Basım Sanayi Matbaası, Ankara

11.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1983 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 402, İdeal Matbaası, Ankara

12.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1984 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 419, Varol Matbaası, Ankara

13.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1988 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 508, Varol Matbaası, Ankara

14.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1989 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 519, Ajans-Türk Matbaası, Ankara, 1990

15.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1990 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 525, Ajans-Türk Matbaası, Ankara, 1991

16.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1991 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 543, Ajans-Türk Matbaası, Ankara

17.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1992 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 549, Özyurt Matbaası, Ankara

18.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1993 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 553, Özyurt Matbaası, Ankara

19.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1994 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 572, Zirve Ofset, Ankara

20.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1995 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 586, Özen Matbaacılık, Ankara

21.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1996 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 593, İlkiz Ofset, Ankara

22.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1997 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 607, Sincan Matbaası, Ankara

23.     Sosyal Sigortalar Kurumu, 1999 İstatistik Yıllığı, Yayın No. 621, Sincan Matbaası, Ankara

24.     International Labour Office, Sources and Methods Labour Statistics, vol. 8, Occupational injuries, First edition, France, 1999

25.     Bilir, N., Yıldız, A.N., Cumhuriyetimizin 75. Yılında Türkiye’de İş Sağlığı Konusuna Tarihsel Bakış, Hacettepe Halk Sağlığı Vakfı, Ankara, 1998

26.     Velicangil, S., Velicangil, Ö., Endüstri Sağlığı ve Meslek Hastalıkları, YODÇEM, Ankara, 1987/3

27.     İş Güvenliği, Kimya Mühendisleri Odası, Ankara Şubesi, Ankara, 1993

28.     İşçi Sağlığı İş Güvenliği Okulu II, Kimya Mühendisleri Odası, İstanbul Şubesi, İstanbul, Haziran, 1994

My Contact Information

Links to Other Sites